AZ KANUN ÇOK HAYAT: BİR FİLM İNCELEMESİ - KAĞIT
- Can Dabager
- 23 Nis 2023
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 25 Nis 2023

Bir kağıtla neler yapılabilirdi eğer izin verilseydi?
Kaç kez uğrardı hayal kırıklığına bir insan?
Olsun deyip çıktığında yola
Olmaz diyen kaç kişiydi bu hikayede?
Senaristliğini ve yönetmenliğini Sinan Çetin'in yaptığı film; idealin, tutkunun, aşkın ve mücadelenin içinde var olma savaşı veren bir yönetmenin hikayesi ve başından geçen olayları anlatır.
1 saat 22 dakikalık seyir keyfi oldukça yüksek olan bu film aklımıza kazınacak sahneleri ve senaryosuyla sinemaseverlerin arşivinde yerini alacaktır.
Filmimizin ismi: Kağıt
Filmin başkahramanı Emrah, hayali olduğu yönetmenliğe sıkı sıkı sarılıp bir film çekmek ve filmini sinemada yayımlamak ister fakat bu hiç de kolay olmayacak çünkü etrafında genç bir insanın hayalini elinden almak isteyen, izahı olmayan, akla ve vicdana aykırı yasaklarla dolu engeller olacaktır. Bir tarafta olmak istediği ile ilgilenirken diğer tarafta başkalarının istediği ile mücadele verir genç Emrah fakat bu mücadele sırasında ne yazık ki kendisini ve ailesini bir yalanın içine atar. İşte tam bu noktada filmi bizlere vermek istediği mesajı verecektir.
ANNE YÜREĞİ
" Oğlum bak diplomanı beş yıldır bekliyor senin baban"
" Babanın hatırı için azıcık değişemez misin?"
Aslında Emrah eczacılık bölümü öğrencisidir. Her anne baba gibi Emrah'ın ailesi de biricik evladının okuyup büyük adam olmasını ister. Özellikle Emekli memur Baba Mehdi Bey, oğlunu kendisi gibi memur olmasını ve daha rahat bir yaşam sürmesini isteyecek.
Emrah'ın yönetmenlik ısrarı ise Anne Şahane Hanım'ı arada bırakacak ama anne yüreği Emrah'ın bu ısrarına daha fazla dayanamayıp bir anne şefkati ile oğluna destek verecektir.
Türk sinemasının "Domates Güzeli" lakaplı usta oyuncu gösterdiği muazzam performansıyla alkışları hak ediyor. Bu filmde anne rolü Ayşen Gruda'dan başkası olmazmış sanki. Yapımcı Sinan Çetin'i de ayrı tebrik etmek gerekir.
2019 yılında aramızdan ayrılan usta oyuncu Ayşen Gruda'ya saygı ve sevgilerimi sunar, Allah'tan rahmet dilerim.
Kaba taslak bir anne tanımı yapacak olursam; evladını 9 ay karnında taşıyacak sonra kucağında büyütecek, gecesini gündüzüne katıp bir saç teline zarar gelmesin diye evladına siper olacak fedakar ve cefakardır. Anne Şahane Hanım'ın da yaptığım anne tanımına uyuyor olması filmi izleyecek olan bir annenin de duygularına dokunacaktır.
TİCARİ SİNEMA
Emrah; Anne Şahane Hanım, çektiği filmin başrol oyuncusu Zeki ile birlikte filmin çekimlerini tamamlamak için yapımcının yanına gider. Yapımcı, Emrah'a ilk önce filmde başrolde kimin oynayacağını söyler. Emrah, Zeki'nin oynayacağını, kendisinin yetenekli olduğunu söyler ama yapımcı Zeki'yi beğenmez ve filmde bir kadın oyuncunun oynamasını ister.
"Kadın oyuncusunuz kim?"
"Kadın oyuncu olmadan film olmaz."
Peki neden kadın?
Bu sahneyi izledikten sonra olaya ilk başta iyimser bakmak istedim. "Ne var ki canım kadının olduğu her yer güzeldir." "Nihayetinde kadının bir estetik duruşu var." "Hem kadınları da sanat, kültür faaliyetlerinde görmek ve göstermek bizim görevimizdir." Dedim ama ta ki kadının ismi olmadığı bir toplumda yaşadığımı fark edene kadar.
Maalesef yüzyıllardan beri süregelen bir ataerkil toplum, kadını hor görme, aşağılama, şiddet gibi çirkin eylemler, sanatı ticarete dönüştürmek hele ki bir kadın üzerinden ve ısrarla memleketin dört köşesinde yapılan cinsiyetçi söylemlerin toplumu aşağıya çektiğini söyleyebilirim.
Eskiden şarkılar radyolarda, cd çalarımızda dinlenirdi. Şimdilerde şarkılar dinlenmiyor, klipleri seyrediliyor ve bunu da ne yazık ki kadın vücudunu kullanarak yapıyorlar. Diziler, filmler hepsi öyle. Bırakın sanatı sosyal hayatımızda bile durum vahim.
Özet cümleyle şöyle ki: "KADIN META DEĞİLDİR, CİNSEL OBJE İSE HİÇ DEĞİLDİR."
HER YASAK KENDİ İSYANCISINI YARATIR."
"Bir sabah uyandınız, birileri diyor ki size 'Sabah kahvaltısında zeytin yemek yasak' ne olurdu?"
"Sabah kahvaltısında zeytin yemeyiz."
"Yanlış, HER YASAK KENDİ İSYANCISINI YARATIR."
Yakın tarihe dönüp baktığımızda da korona virüs vakası ve uygulanan çeşitli yasaklar vardı.
Hatta bu yasaklardan içinde en saçma olanı eğlence yerlerine gece 12'den sonra getirilen müzik yasağı idi.
Sanki gece 12'den önce bulaşmıyordu da 12'den sonra ve üstelik müzikle bulaşıyordu.
Bir diğer yasak da "siyasetin yeri sahneler değildir." gerekçesiyle sanatçıların konserlerini iptal ettirmeleri ve söz konusu olan sanatçıların da bundan sonraki etkinliklerine yasak getirilmesiydi.
Devlet büyüklerimizin "Siyaset yapmayın!" dedikleri şeye aslında biz halk olarak düşünce özgürlüğü diyoruz. Buradaki ilk koşul düşünceleri söylerken elbette saygı, sevgi, hoşgörü çerçevesinde olunmalı ister halk ister devlet bir kimsenin düşüncesini yanlış buluyorsa o da aynı titizlikle hoşgörü, saygı ve sevgi çerçevesinde olmalıdır.
Devlet hiçbir zaman güç mekanizması değildir. Eğer bir güç sembolü taşıdıklarını iddia ederlerse bu gücün kaynağı halktır ve halk aslında kanun belirleyici olmalıdır bir yerde çünkü devletin koltuğundaki kimseler er ya da geç değişecektir; halk ise o devletin halkı olmaya her zaman devam ettiği gibi devletini yaşatacaktır.
SONUÇ
Sırf kendi mutlu olsun diye evladının önüne engel olan bir baba
Sinemanın ve müziğin kapısını açan para
Kanun önünde hiçe sayılan halk
Yasaklayanın değil yasağı protesto edenin suçlu olduğu bir zamanda bu film kesinlikle izlenmeli ve tavsiye edilmelidir.
Şimdiden hepinize iyi seyirler.
Filmin tamamını buradan izleyebilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=j62s9XZVa9c
Can Dabager

Comments