ŞAİR NÂZIM'IN FİLMİ: MAVİ GÖZLÜ DEV
- Can Dabager
- 30 Ağu 2023
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 5 Eyl 2023

"Size bir şey itiraf edebilir miyim üstat? Size hayranlığımdan, şiirlerinizle yakalandım. Başka kitaplar da vardı elbet. Kaderin cilvesi, sizi tanımadan, size hayranken talebeniz oldum."
Yazdıklarıyla, düşündükleriyle kapına sığmayan bir şair
Aynı zamanda kendisi öğretmen
Sadece memleketi Türkiye'ye değil tüm dünyaya nam salmış
Vatan sevdalı bir vatan haini (!)
Nâzım Hikmet Ran
Başrolde Yetkin Dikinciler (Nâzım Hikmet), Dolunay Soysert (Piraye) gibi usta oyuncuların yer aldığı, yönetmenliğini Biket İlhan'ın üstlendiği 2007 yapımı bir film: MAVİ GÖZLÜ DEV.
Film şairin 1941 yılından sonra Bursa Hapishanesi'nde geçirdiği dönemi anlatır.
28 YIL HAPİS...
Şairin 28 yıl hapis cezasına çarptırıldığını öğrenen mahkûmlar şair daha gelmeden iki taraf olmaya başlamışlardı. Nâzım'a karşı mesafeli davrananlar kızıl, komünist gibi ifadelerin öcü olduğunu düşünürler diğer tarafsa Nâzım'ı gerçekten anlarlar.
Nâzım Hikmet bu iki taraftan bağımsız olarak tek başına bir odada kalır, sadece kendisi ve yapacakları şeylerle ilgilenir.
"ÇALIŞMAYINCA YORULURUM BEN"
Bursa Cezaevinde genç bir adam ile tanışır Nâzım, ismi Raşit. Raşit Nâzım'ın daha sonra öğrencisi olacaktır. Şair Nâzım gibi Raşit de duygu yüklü kalemi olan biridir. Nâzım odada portre çalışması yaparken Raşit Nâzım'ın yanına gelir ve aralarında şöyle bir diyalog olur.

- Üstadım mektubunuz gelmiş.
- Kimden?
- Kemal Tahir'den.
...
- Başka mektup... Yoktu değil mi?
- Yok gelmemiş, bana da gelmemiş.
- Siz yorgunsunuzdur. Ben gideyim artık.
- Yok yok. Çalışmayınca yorulurum ben.
Şairin bir dönemler aynı hapishanede kaldığı şair dostu Kemal Tahir Nâzım'dan ayrı kaldığı süreçte Nâzım'a sık sık mektuplar yollar. İşte o gün de Kemal Tahir'den dostuna mektup gelir ama gelen mektup onu pek mutlu etmez çünkü o güzel eşi, gönlümün kızıl bacısı dediği Piraye'den mektup bekler.
Piraye konusuna sonra değinelim.
***
Şairin dediği gibi "Çalışmayınca yorulurum ben."
Ne güzel demiş şair. Zaten büyük adamlar da hep böyle yapmamışlar mıdır? Halkı için çalışana, halkı için savaşana, memleket âşığı insanlara her şartlarda ihtiyaç duyulmuştur fakat bazı taraflar için gereksiz görülüp bu büyük adamları yerden yere vurmuşlardır. Bir kerecik olsun kendi canını düşünmeyip koskoca bir memleketi savunan Mustafa Kemal Atatürk gibi.
Filmin bu sahnesinde oturup bir düşünelim
Biz de Nâzım gibi Mustafa Kemal Atatürk gibi hem kendimiz için hem de aydınlık bir gelecek için yorulalım her koşulda.
Unutmayalım ki insan esir düşerse özgürlüğü için tekrar savaşabilir ama teslim olursa asla...
ÖĞRETMEN NÂZIM
Cezaevinde tanıştığı bir başka isim İbrahim Balaban'dır. Resim yaparken Nâzım'ın yanında olup Nâzım'ın fırçayı tutuş şeklini inceler ve tuvale yaptığı fırça darbelerini eliyle canlandırır.

- Ne o taklidimi mi yapıyorsun?
- Yok, nasıl boyadığına bakıyorum.
Şairliğin yanında bir de öğretmendir Nâzım. Öğrenmeyi sevdiği gibi öğretmeyi de sever. Peki resme bu kadar ilgi nereden gelmektedir? Ressam annesi Celile Hanım'dan yani genetik diyebiliriz buna. Nâzım daha çok portre çalışmaları yapar öğrencisi İsmail ise kendini geliştirdikten sonra her şeyi resmetme kabiliyetine varacaktır ve gün gelecek ki öğrenci İbrahim ün kazanmış büyük bir ressam olacaktır.
***
" ....berberhanedeydim. Ekmek parası kazanmak için berberlik yapıyordum. Nazım Hikmet girdi içeri. Herkes ayağa kalktı. Ben aynanın önünde oturuyordum. Arkamda dikildi "Merhaba İbrahim' dedi. Benim resmimi yapmak istediğini söyledi. Ben "Zaten benim resmimi yaptın" deyince onu beğenmediğini bir kez daha yapmak istediğini söyledi. Yaptırmak istemedim. "Neden" diye sorunca ben de resim yaptığımı söyledim. "Yani böyle aynaya bakarak kendi resmini yapabiliyor musun" diye sordu. "Tabi" yaparım deyince "Benim resmimi de yapabilir misin" dedi. Ben de oturup onun resmini çizmeye başladım."
(Ressam Balaban 'Şair Baba'sını anlatıyor - Hürriyet)
GÖNLÜMÜN KIZIL SAÇLI BACISI: PİRAYE
Kısaca bahsetmek gerekirse 2 cocuklu dul bir kadındır Piraye. Gönlünü Nâzım'a kaptırmıştır fakat şairin mahkûmiyet yıllarının başlaması ile birlikte Piraye ve Nâzım sık sık mektuplaşacaktır. 2 çocukla (Suzan ve Mehmed) tek başına birçok problemlerin üstesinden gelmeye çalışmaktadır. Mektuplaşmadan ziyade şairi sık sık ziyarete gelen Piraye ile arada bir hasret giderir. Film daha çok şairin Piraye'sine odaklanmıştır çünkü gerçekten en tutkulu aşkını Piraye'de yaşayacaktır.
Kitaplarda anlatıldığı gibi şair Nâzım aşkta büyük bir pişmanlık yaşayıp Piraye'ye tekrar dönmek isteyecektir. Şairin hayatından geçen kadınlar içinde Piraye'nin yeri bir başkadır. Pişmanlık duyup da Piraye'ye dönmek istemesi de Piraye'de olan aşkı hiçbir kadında yaşamamasıdır.
“Yeryüzünde hiçbir insan, hiçbir insana benim sana yaptığım kötülüğü yapmamıştır. Bütün bunlara rağmen gel. Sana ‘gel’ diyecek kadar yüzsüz ve alçaksam, ne halt edeyim, öyleyim işte. Fakat gel. Ve benden nefret ederek, beni hor hakir görerek de olsa, beni bir daha yalnız bırakma!”
Ne Piraye'siz Nâzım ne Nâzım'sız Piraye...
72.KOĞUŞ
Aynı zamanda şair aynı zamanda da öğretmen Nâzım
Hani o şiir yazan delikanlı çocuk Raşit. Nâzım'ın öğretmenliği, Raşit'in gayretiyle usta bir yazar olmuştur. Adı ORHAN KEMAL
- Mükemmel hikayeler, olağanüstü romanlar bekliyorum senden, sakın unutma.
- Unutmam üstadım, 72.Koğuş'un hikâyesini mutlaka yazacağım.
ÖLÜM ORUCU
Gelelim filmin sonuna ve değerlendirmesine.
Uzun mahpusluk yılları şairin bedenine artık oldukça ağır gelmeye başlamıştır. Umudu yavaş yavaş tükenen şair bir çıkış yolu aramaktadır.

- Oruç tuttun mu?
- 20 yaşıma kadar. Ya sen?
- Hayır, hiç tutmadım ama tutacağım ÖLÜM ORUCU
Nâzım ölüm orucuna girmiştir. Çıkmak için son çareydi bu. Başta annesi Celile Hanım olmak üzere dünyanın önde gelen sanatçıları da şair Nâzım'ın özgürlüğüne kavuşması için imza kampanyası başlatıldı.
Ve nihayet Nâzım hürdü.
Komik bir hürriyet...
***
Nâzım'ın hikâyesi burada bitmez elbet ama bir film de olsa şair Nâzım'ı anlamak ve anlatmak inanılmaz bir duygu diyebilirim.
Usta kadrodan oluşan filmin oyuncularını tebrik etmek lazım özellikle şair Nâzım'a benzerliğiyle dikkat çeken başrol oyuncusu Yetkin Dikinciler için bu film tam yerinde olmuş.
Benim gibi bir Nâzım Hikmet hayranıysanız bu filmi kesinlikle izlemenizi öneririm. Filmde ayrıca tek başına hikâyelerini de bildiğimiz Raşit (Orhan Kemal), Ressam Celile Hanım, İbrahim (Ressam), Piraye, Doktor Kambur Kerim karakterlerini de izlemek de apayrı bir güzel.
Film izlemek isteyenler için linki buraya bırakıyorum.
İyi seyirler.
Can Dabager
Commentaires