KİTAP İNCELEMESİ: MAKSİM GORKİ "EKMEĞİMİ KAZANIRKEN"
- Can Dabager
- 15 Şub 2022
- 2 dakikada okunur

Acı üstüne acı çeker Gorki. Babası küçük yaşta ölür. Babası öldükten sonra annesiyle büyükanne ve büyükbabasının yanına yerleşir. Büyükbabası tarafından sevilmez, onun inandığı Tanrı, insanlara güvenmemeyi, acımamayı, zulüm yapmayı öğretir oysa büyükannesi merhamet sahibidir Tanrı ona hep sahip çıkar o da Gorki'ye...
Gorki'nin kendi hikâyesini anlattığı eser üçlemelerinden ikincisidir: "Ekmeğimi Kazanırken"
Anne olmadan, baba olmadan kazanılan bir ekmeğin peşindedir şimdi Gorki.
***
"... İNSANLARIN ARASINA KARIŞ...”
Henüz tamamlanmamıştı Gorki'nin sancılı hayatı. İlk kitabı Çocukluğum'da büyükbabasının “Hadi, Aleksey, boynumda madalya değilsin sen benim, bu evde yerin yok artık, git, insanların arasına karış...” sözleriyle aslında kendi ayaklar üzerinde durmasını, güçlü bir birey olmasını öğütler. Bu sözlerden sonra Gorki artık sahnede tektir. Perde kalkar ve ışıklar bir tek kendisinin üzerindedir. Yaşama tutunmaya ve alışmaya çalışır Gorki fakat bu hiç de kolay olmayacak. Ağır şartlar altında çalışır; haksızlık, zulüm, hırsızlık suçu, dayak... gibi birçok kez hem fiziksel hem duygusal olarak yıpranır Gorki, bu süreçte dedesiyle kaldığı zamanları özler çünkü dedesi tarafından şiddet görse de onu koruyan ninesi vardı ve şefkat duygusunu tatmak inanılmaz haz veriyordu Gorki'ye.
ÖĞUT ALMAYAN İNSAN VAR MI?
Büyükbabası, genç ve delikanlı Gorki'ye öğütlerini sıralar:
"İnsan bir ruble gibidir, iyi kullanırsan değerini bulur."
"Yaşamak zordur. Dünya karanlık bir gecedir."
"Her insan kendini aydınlatmalıdır."
"Güçlü olmak zorundasın, değilsen kurnaz olman gerekir."
"İnsanlarla dostça geçin ama her zaman yalnız olduğunu bil."
"Kimseye güvenme, sıkı ağızlı ol."
Nasihat, öğüt... İster 15 olalım ister 25 isterse 35. Hangimizin annesi, babası, dedesi , amcası tarafından öğütlenmedik ki? Peki sadece büyükler mi hayat da yeri geldiğinde bizi öğütlemez mi hiç? Kitapta sanki Gorki'nin dedesi değil de bizim dedemizmiş gibi oturup dinliyoruz öğüdünü. Ne kadar anlamlı değil mi sizce de? Yaşamı doğru ilerlemeye meylettiren, düşündüren, düşündürdükçe şekil alan Gorki ve okuru tabii ki de.
"GERÇEKTEN SEVSEYDİN..."
Gorki ve kitap. Bu ikili kaçınılmaz bir şekilde bir araya gelecektir çünkü hayatın keşmekeşi onu çok yorar. Doğru kitaplar okuyup doğru bir şekilde bağ kurmayı öğrenecektir.
" - Okumayı sever misin?
- Zamanım olmadı.
- Gerçekten sevseydin zamanın olurdu.
Gorki'nin kitaplara düşkünlüğünü gösteren bir diyalogdu elbet fakat benim için kitaplardan daha öte insan ilişkilerine de fazla zaman ayırmamız gerektiğini söylüyor ve anlıyorum.
Eğer "gerçekten" seviyorsak zaman yaratılmalı. Karşımızdaki kişileri kaybetmemek adına.
KİTAPTAN BİR ALINTI DAHA...
Sayfa 391 / Ekmeğimi Kazanırken / Puslu Yayınevi "Yumruklar elbette sana hiçbir şey öğretmez."
Bir kadın, bir anne tanır Gorki. Kendinden umudu kesmiş fakat evladına umut olmaya çalışır. Gorki, ister istemez bir bağ kuracaktır bu kadınla. Kadından dinlediği hikâye, ona büyük bir acı ve de acıma duygusu verecektir. Bedbaht ve aşağılanan bir kadın çünkü...
Kitabın ilerleyen sayfalarında bir grup erkeğin kadına aşağılayıcı ifadeler kullanması ve hâkir davranmaları "her haliyle acımasız olan hayat"la tekrardan yüzleşmesine sebep olur.
SONUÇ

Güzel, akıcı ve sade bir eser daha duruyor karşımızda. Bir yandan hayata tutunma çabası bir yandan da gelecek rotasını belirginleştirmek için insanlara ve en önemlisi de kitaplara duyduğu merakı yitirmeyen bir delikanlının özetidir aslında.
Can Dabager
Maxsim Gorki genç yaşta hayata atılmıs,çalışmak zorunda kalmış ve birçok meslek dalında tecrübe edinmiştir...Dedesi ona hayatın gerçek yüzüyle genç yaşta tanışmasına vesile olmuştur...Her yaşadığı olaylar kitabına konu olmuş,okumaya olan sevgisiyle yaşantısını yazarak yansıtmıstır bizlere...
Teşekkür ediyorum bu güzel kitap incelemesi icin güzel insan😇👏👏