top of page
Ara

NETFLİX: İYİ ADAMIN ON GÜNÜ

  • Yazarın fotoğrafı: Can Dabager
    Can Dabager
  • 28 Ağu 2023
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 5 Ara 2024




Mehmet Eroğlu'nun edebi eserinden sinemaya uyarlanan "İyi Adamın On Günü" adlı filmin perdelerini aralayarak, izleyicileri derin bir insanlık sorgusuna davet ediyor. Film, senaristler Mehmet Erim ve Damla Serim'in kaleminden ve Uluç Bayraktar'ın yönetmenliğinden çıkma, özenle seçilmiş bir oyuncu kadrosuyla hayata geçirildi.

Bu, yalnızca sıradan bir hikaye değil; içsel çatışmalarla yoğrulmuş, iyi ile kötünün, merhamet ile çaresizliğin birbirine karıştığı bir yolculuk.
İHANETE UĞRAYAN BİR DEDEKTİF


Başrolde Nejat İşler'in canlandırdığı Sadık karakteri, izleyiciyi derin bir sorgulamanın merkezine yerleştiriyor. Sadık, eski sevgilisinin ihanetinin ardında bıraktığı izlerle hapisten çıkmış ve avukatlık mesleğinden koparılmış bir insan.

Sadık'ın eski eşi Rezzan ile yaşadığı çatışma, bireyin seçimlerindeki ikilemlere zemin hazırlamakta; hapis korkusuyla karşı karşıya kalan Rezzan'ın Sadık’a yüklediği suç, insanların birbirini nasıl manipüle edebileceğine dair çarpıcı bir örnek sunuyor. Sadık, Rezzan’ın gözünde kaybetmekten korktuğu, ancak aslında kaybettiği şeyin kendisi olduğu gerçeğiyle yüzleşiyor. Peki ya bu karanlık dünyada Sadık, kendi kimliğini yeniden bulmak için ne kadar direnç gösterebilir?

"İYİLİK SENİN OLSUN KÖTÜLÜĞÜ BİZE BIRAK"

Bir gün, Sadık'ın üniversiteden arkadaşı Maide, onu ofisine davet eder. Maide, evdeki ikiz bebeklere bakan kadının oğlunun kaybolduğunu bildirir ve Sadık'tan bu durumu çözmesini talep eder. Ancak, bu olay Sadık'ı beklenmedik bir dönüm noktasına sürükleyecektir.

Sadık, acılı annenin evine gelir orada anneyle oğlu Tevfik hakkında konuştukları esnasında evin kapısı çalar ve içeriye evin şımarık kızı Hatice yani Tevfik'in kız kardeşi girer.

Hatice; şımarık, zengin meraklısı genç bir kızdır. Sadık'ın soruları karşısında umursamaz cevaplar vermesi üzerine Sadık kızı takip eder ve takip sonrası genç kızdan bildiklerini kendisine anlatmasını ister.

- Anlat bakalım?

- Neyi?


...


-Tevfik'in telefonu nerede?

- Ne bileyim ben?

- Bak bu işlerin sonu kötüye varır söyleyeyim sana

- Sana ne kimsin sen ahlak bekçisi misiniz? Git kendi işine bak. İYİLİK SENİN OLSUN KÖTÜLÜĞÜ BİZE BIRAK.


***


Bu cümlenin üstünde biraz duracak olursam,

“İyilik senin olsun, kötülüğü bize bırak” ifadesi, insanoğlunun içindeki iyilik ve kötülük mücadelesinin özlü bir yansımasıdır. İyilik, saflığın, erdemin ve temiz niyetlerin ifadesidir; onu taşıyanlar, hayata umut ve sevgi sunarak başkalarının kalplerine dokunur. Kötülükse, karanlığın ve bencilliğin pençesinde kıvranan bir hissiyat; ona sahip olanlar, başkalarının zararına çıkar elde etme yolunda ilerler. Bu söz, bir irade beyanı olarak öne çıkar: İyilik, özle arzulanan bir tutku, kötülükse kapılmak istenmeyen bir yük.

Dostoyevski'nin "Dünyayı güzellik kurtaracak" sözü, bu karanlık yolculukta bir umut ışığı gibi parlıyor.

Sonuç olarak iyilik, bir lütuf; kötülük ise bir lanet olarak değerlendirilir.

"O DA BENİM GİBİ KENDİ KENDİNE KONUŞAN BİRİ..."




Film boyunca Sadık’ın yalnızlıkla dolu sararmış odası ve Marlowe karakteri üzerinden kurduğu tuhaf bağ, yalnızlığın derinliğini ve insan ruhunun karmaşasını sembolize ediyor.

Peki bu Marlowe kimdir? Filmde kaçırılmayacak detaylar arasında bence Sadık'ın televizyonda neredeyse her gün izlediği Marlowe.

"Kim bu adam, ha bire bunu izleyip duruyorsun?
- Marlowe, o da benim gibi kendi kendine konuşan biri işte."

Sadık’ın bir nebze kendi hayal dünyasının yansıması; onun gibi yalnız olan ve sesini içe dönmüş düşünceleriyle duyuran bir karakter. Sadık, Marlowe'yi izlerken kendi yaşamının bir yansımasını buluyor. Çünkü her izlediğimiz film, bize hayatta bir yerlerden haber vermekte; bazı karakterler, zaman zaman kendi ruh ikizimizi bulmamızda aracılık etmektedir.


İYİ İNSAN OLMAK MI ZOR YOKSA KÖTÜ İNSAN OLMAK MI KOLAY?

Bu film, iyi ve kötü arasındaki ince çizginin, yaşamın karmaşık yapısı içerisinde nasıl var olduğuna dair hayati bir sorgulamayı beraberinde getiriyor. "İyilik senin olsun, kötülüğü bize bırak" diyen bir kadın figürü aracılığıyla, insanın içindeki karanlığın ve iyi niyetin savaşına davet ediliyor. Ancak bu savaş, sadece Sadık’ın değil, izleyicinin de mücadelesidir. Hayatın anlamı, bazen içinde bulunduğumuz karanlık çevreyle bağlantılı olarak sorgulanmalıdır. Belki de hiçbir zaman sadece iyi veya kötü olamayacağımız gerçeği, filmin temel taşlarından birini oluşturuyor.


"HERKESİN KENDİSİNE YAKIŞAN İSMİ SEÇMEYE HAKKI VARDIR."

Hatırlarsanız filmin başlarında anne kızına Hatice diye seslenmektedir oysa kız kendisine Hatice değil Pınar ismiyle hitap edilmesinden yanadır çünkü genç kız Hatice ismini kendi şaşalı bir yaşantısına asla uyumlu bulmamış, hatta yaşadığımız bu hayatın kötülüğün, kaytarmanın ve ruhsal çalkantıların hüküm sürdüğü bir yer olduğunu ve film sonunda Sadık'ın
"Ben artık değiştim, adım 'Sadık' değil 'Adil'" diyerek, yaşamın sunduğu ikilemlerle baş etme çabasını iç hayatında simgeliyor.

Bir Netflix fimi olan "İyi Adamın On Günü" sizce izlemeye değer mi? Gelin yorumlayalım ve devam filmini de hepinizin izlemesini tavsiye ederim. Şimdiden herkese iyi seyirler.

Can Dabager

 
 
 

Komentáře


bottom of page